Tuesday, May 18, 2010

ROMAN YAZMA YAYIMLATMA



Sanat Kampı için bizi aramalısınız
0533-6666903
filiztosyali@yahoo.com

ÖYKÜYÜ ROMANLAŞTIRMA
SANATI
Raflar romanlarla dolup taşarken, günlük yaşamımızın da öykülerle şekillendiğini inkar edemeyiz.
Bir öykü birkaç bölümden oluşur, her bölümün de kendine göre çarpıcı bir noktası vardır. Yaşadıklarınızı anlatmaya başladığınız da öykünüz ortaya çıkar. Yolda bir arkadaşınıza rastlarsınız, aylardan beri görmemiş aniden karşılaşmışsınızdır. İkinci bölüm onun sizden ayrıyken yaşadıklarını öğrenip aktardığınız bölümdür. Üçüncüsü de onunla tekrar ne zaman nasıl görüşeceğinizdir. Roman kurgusu yapılırken üçgenler üzerinde hareket etmek çok geçerli bir kurgu olarak kabul edilebilir.
Halk arasında ağızdan ağıza dolaşan masallar, günlük yaşam öykülerimizi birbirimize aktarmamız bir üçgen üzerinde gider gelir. Kendiliğinden oluşan bir yoldur. İki kişiyle başlar romanınız, biraz eğlence ve hareket gerekir; üçüncü kişiyi de alırsınız. Bu mutlaka bir canlı olmayabilir. Üçüncü kişi yerine bir ağaç, bir hayvan bile geçebilir. Karakterlerinizin konuşacağı anlatacağı birileri, bir şeyleri olmalı.
Yazmaya kalkışan bir çok kalem, kurguyu yaparken yolunu kaybedebilir. Kişiler olayların önüne geçtiğinde roman özelliğini de kaybedebilir. Karakterleriniz kaleminizi yönetmeye başladığınız da başarılı bir çalışma beklemeyin. Yazar karakterlerinin iplerini elinde tutmalı, Brüksel meydanında dolaşması gereken roman karakteriniz başını alıp çekip sizin köyünüze gidiyorsa siz artık onu yönetemiyorsunuz demektir.
Konular ortaktır, üzerine roman yazılmamış konu aramaya kalksanız bulamazsınız. Konular, öykülerinizin konularıdır. Çıplak bir bebek gibi önünüze konan öyküyü giydirmeniz gerekir, her annenin farklı bir giydirme yolu vardır. Bazıları giydirir bebek terler, bazılarının bebeği üşür, bazılarının sırtına aile büyükleri bir şeyler koyar. Şu anda bu giydirme görevini yazı yaşamında reklam üstlendi diyebiliriz. Çırılçıplak bir bebeği reklam yoluyla giydirdiğimiz bir dünyada yaşıyoruz.
Önünüzde bomboş bir bilgisayar ekranı, sayfalar dolusu kağıt ve bomboş bir kafayla masanıza oturduğunuzda ne yazacağınızı nereden başlayacağınızı bilmiyor olabilirsiniz. Her yazarın korkusu aynidir. Yazarlar öyküden korkarlar. Tıpkı yeni başlayacağınız bir işte üzerinize verilen sorumluluk gibidir. Size yardım edecek sadece dünyanın o çıplak öyküleri vardır. Onlardan biriyle yol almaya başladığınızda içinize iyi şeyler de doğabilir, kötü şeyler de. Telaşlanmamalısınız. Seçtiğiniz biri koltuğuna yerleşecek. Yerleşmeyebilir de. Ama şunu bilmelisiniz hiçbir yazar hangi yollardan geçeceğini neler karalayacağını, nasıl bir şey ortaya çıkaracağını bilemez. Karakterleri içinde hissetmeye başlar, koku burnundadır.
Genelde yazarlara, yeni başlayanlar tarafından kurguyu nasıl yapabilirim diye soranlar çok olur. Kurgu çeşitliyse yepyeni bir kurgu yaratılabileceği düşünülebilir… İyice incelendiğinde kurguların her birinin birbirine benzediğini ve yirmili sayıları geçmediğini görebiliriz. Günümüzde kullanılmayan kurgular var diyen Yazar Ronald Tobias. Ben de bu fikre katıldığımı söylemeliyim. Modası geçen kurgular
Roman Yazmaya Başlamak
Ortada bir olay - İki kişiyle başlar.
Kadın ve adam var. Adam kadını aldattı. Bu bir öyküdür.
Kurgu farklıdır, kurguyla bazı sorulara yanıt verilir. Adam kadını aldattı ama; nasıl aldattı? Neden Aldattı? Kimle aldattı? İyi kurgulanmış bir öyküde bu sorulara yanıt buluruz. Yazar ayni sorulardan kopmadan öyküsünü tamamladıysa, elimizde tuttuğumuz kitap iyidir, başarılıdır. Kurguda sürekli neden sonuç ilişkisi vardır. Okuyucu da kurgunun içindedir. Bazen meraklandırır, heyecanlandırır denebilir, bu şekilde beğenme ifadesi kullanılır, öykü güzeldir. Yazarın gücünü göstermez. Edebi eserler yazmak için merak yeterli değildir. Elinizde ya da aklınızda merak uyandıran bir öykü varsa, o iyi bir kurguyla iyi bir romana dönüşebilir.
Yazmaya başlayan biri öncelikle kurguyla öykünün farkını kabul etmeli ve bilmeli. Öyküsünü sürekli sorgulayarak devam ettirmek zorunda olduğunu unutmamalı. Yazma sürecini uzatan, öyküyü değerli yapan kurgudur. 3000 yıldır kurgu ortak bir çizgi üzerinde yürüdü. Yıkmaya çalışanlar oldu. Bu gün hala kullanılan ders kitaplarında öğretilen başlangıç, gelişme ve sonuç diye adlandırılsa da çok değişik kurgulama şekilleriyle okuyucuya sunulan eserler var.
Kurguda yapılan basit yanlışlar öyküyü bozar. Tıpkı şimşeğe benzer; önce şimşek çakar, ışık görülür sonra ses gelir. Kurguda bu sırayı izlemek lazım. Yemek yandı, burnuma koku geldi demek kısa kurguyu bozar. Önce burna koku gelir, sonra yemeğin yandığını anlarsın. Kuaförden çıkmıştım, saçlarım ıslandı, yağmur yağıyor demek öyküyü bozabilir. Kuaförden önce çıkarsın, ya da çıkarken görürsün, sonra da saçların ıslanır. Yağmurdan söz etmediysen, saçlarının ıslaklığının nedeninin yağmur olduğunu söyleyebilirsin. Önce yatağı açar, yorganı kaldırır, sonra içine girersin. Yatağıma yattım, yorganı kaldırıp demek bir kurgu yanlışıdır. Yatağına yatmadan önce yorganı kaldırmıştım, diyebilmen için de yorganla ilgili bir açıklama yapman gerekir. Bir nedenden dolayı söylemelisin.
Değerli Yazar Orhan Pamuk başarısı, Feyza Hepçilingirler’in “Tanrıkadını”, Buket Uzuner’in “Kumral Ada Mavi Tuna’si,” Yalvaç Ural’in Çekmece gölüyle ilgili yazdığı çocuk kitabı; benim yazdığım “Kırmızı Motosiklet” ve “Çitlembik Ağacı”, Aytül Akal ile Mavisel Yener’in özellikle beraberce kaleme aldıkları şiir kitaplarından “Kar Sesi,” Mehmet Güler’in çocuklar için yazdığı hemen hemen bütün eserleri, Handan Derya’nın çok severek ve hayranlıkla okunan “Demir Misketler”, Hüsnan Şeker’in “Ayrı Dünyalar” Ayşe Yamaç’ın “Düşlerin Ötesi” , Zübeyde Seven Turan’ın hemen hemen hepimizin sevdiği “Gülce” si ve tabi Sevim Ak’ın çocuk kitapları başarılı kurgular arasında sayılabilir.
Kurguda mutlaka merak uyandıran, heyecan veren bir şeyler araya katılmalı. Heyecan ve merak uyandıran şeyler olmadan kurgu olmaz. Ama en önemlisi bir gerilim yaratabilmektir. O gerilimi sağlam tutarsanız kurgunuz da serleşir, güzelleşir. Gerilimi korkuyla karıştırmamak gerekir.
Kadın kocasını aldatır, kocası bunu duyar, çok kızgındır kavga eder, bağırır çağırır, gider boşanmak istediğini söyler. Kadın yalvarır, af diler. Sonunda kadını kocası affeder(yerel değişim, erkeğin affetmesi ters karşılanır) Burada bir öykü vardır, ama kurgu yoktur. Gerilim yeterli değildir, sorgulanmalıdır. Bu durumdaki erkek karakteri incelenmeli, bilgi toplanmalı, şekillendirilmeli.
Yazar kendi kalıp ve düşünceleriyle sunabilir. Değişimi yapmak istiyorsa yapmalı. Bu noktada okuyucu kitlesini kurgunun içine alarak sonunda neler yaşanacağını okuyucunun nasıl bir kurgu yaratacağını da düşlemeli. Kurgu için itici bir güç gerekir. Her şey süt liman yürümemeli, çatışmalar olmalı. Dizilerin kitaplardan daha çok izlenmesinin nedeni çatışmalardır. Senarist durmadan çatışmalar yaratarak okuyucuyu canlı tutmayı başarmaktadır. Çözüm olaylarla birlikte geliştiğinde ise kurgudan söz edilemez. Sert ve güçlü bir kurgu gerekir. Karakterlerle oynayarak yapılır, onlar incelenerek üzerine kısa öyküler yüklenir. Arada yerel (erkeğin, aldatan eşini tekrar koynuna alması) gerilimlerle başlayan öyküler gittikçe geliştirilebilir. Ayni evde intikamlar başlayabilir, erkek kadının gururunu zedeleyecek davranışlarla intikam alabilir, ya da gittikçe acizleşebilir. Bazen de yazar toplum içindeki bazı tabuları yıkmak istediği için özel kurgular, kaleminin gücüyle taraftar kazanabilir. Kurgunun gücü burada ortaya çıkar. Öykü ile kurgu birleştiğinde yazarın dili kullanımı, sözcük zenginliği de eklendiğinde yazarın eserlerinden söz edilir.
Özellikle kurguya süsleme sanatını da eklemeden geçemeyeceğim, süsleme benim en çok kullandığım ve roman yazımına eklediğim bir sistem. Metnin renklenmesini, canlanmasını, eğlenceli ve okunabilir olmasını sağlayan bir uygulama olarak yer verebilirsiniz.
Bütün bunları okuduktan sonra yazmanın hiç de zor olmadığını, bir matematik sorusunun çözümü gibi netleştiğini sanırım görebili

No comments:

YAZARLIK EĞİTİMİ BAŞLIYOR

KİLERCİBAŞI lİONS MERKEZİ GELECEĞİN YAZARLARI FARKINDALIK EĞİTİMİ KİTABINA GİDEN YOL. KALEM TUTAN ELLERİ DÜŞÜNEN BEYİNLERİ FARKLILIK ATÖLYES...